4 Eylül 2014 Perşembe

Sofya'nın hamamları

 

Sofya, termal sular bakımından dünyada en zengin başkentlerden biridir. Şehir, termal kaynak suları ve şifalı etkilerinin temelleri üzerine gelişir. İlk kaynakçalar 2 400 yıl öncesine dayanıyor. O dönem Ulpiya Serdika adını taşıyan Sofya, M.Ö. 2. asırda Roma döneminde siyasi ve kültürel hayatın merkezi olur. Sofya’nın termal suları Osmanlı döneminde en parlak dönemini yaşayarak, hamamlar şeklinde “Şehir banyolarında” kullanılmaya başlar.  
СнимкаGenç fotoğraf ustası Zdravko Yonçev 2013 sonbaharında, Sofya’nın Ovça Kupel semtindeki eski hamamın yapısından etkilenerek, ilk kadrajlarını yapar. Eski ve bakımsız binanın geçmişine yolculukla, sanatçı geleceğine dönük de mesajlar aramaya başlar. Fotoğraflar çok hızlı bir şekilde sosyal ağlarda yayılır, çok tartışılır, ün kazanır ve eski hamamların yeniden can bulması yolunda umutları filizlendirir. Ardından Gorna Banya ve Bankya eski hamamları de Zdravko’nun objektifinden karelere yansır. Bu fotoğraflar Sofya “İvan Vazov” Halk Tiyatrosu önündeki bahçede açık hava sergisinde 10 Eylül’e kadar görülebilir. Sergi, Soya’da eski temal hamamların mimari güzelliği ve etkisini yansıtıyor: Zdravko Yonçev anlatıyor:
“İlk çektiğim eski hamam Ovça Kupel termal banyosu oldu. Onun etrafında çok geniş bir park var. Parkta 100’den fazla ağaç, bitki çeşitliliğiyle zengin bir örtü var. Park, hamamın kuruluşunda onunla beraber oluşturulmuş. İlk önce bu park dikkatimi çekti. Her sabah köpeğimi gezdirmek üzere oraya gidiyordum. Her defasında uzun, uzun hamam binasına bakar, onun mimari yapısını inceler ve detaylarını keşfetmeye çalışıyordum. Eski ve bakımsız haline rağmen, onu her tarafından inceler ve güzelliklerini buluyordum. Bu bina ilgimi çekti ve fotoğrafçılığa başladığımda hamama girdim ve beni etkileyen her köşesini çektim”.
Zdravko’nun Ovça Kupel semtindeki hamam resimleri gerçekten çok etkileyici. Belki de tüm “Eski hamamlar” serisinden en güzel olan karelerdir.
Снимка“Bu kareler beni sergiyi yapmaya teşvik etti. Resimlerimin altına yorumlar yapan insanlar bana başka fikirler de veriyordu. Buna benzer eski ve bakımsız bırakılan hamamlar Knyajevo, Gorna Banya, Bankya, Koca Balkan’ın diğer tarafında Vırşets hamamları vardı. İnsanlar bana fikir veriyor, ben de onların isteklerini karelerime yansıtıyorum. Bizim olağanüstü kültürel mirasımız var, eşsiz mimariye sahip, terkedilmiş binalarımız var. Ben de objektifimden onları ve onların acınası hallerini aktarmaya çalışıyorum”.  
Zdravko geçmişten mesajlar da arıyor. Böylece eski, terkedilmiş binaların arkasında daha güzel zamanlar, daha iyi insanların nostaliji dolu hatırlar gizleniyor.
“Bu binalar, benim açımdan kaybolmuş bir nesil tarafından kurulmuş. Hamamlar herkesin katkısıyla kurulmuş. Devlet var, toplum da emeğiyle, fiziksel işlerle katılıyor, dönemin zenginleri de bağışlarla bu binaların inşasına katkıda bulunuyor. O zamanlar Bulgar toplumunda bir dayanışma ve birlik var. Şimdi eksikliğini çektiğimiz bir olay. Aslında eski hamamların durumu, şimdiki toplumumzun durumunun bir aynası sayılır. Biraz daha birlik içinde olursak, toplumumuz daha gelişir, binalar da gelecek nesillere kalır”.
Asırlar içinde hamamlar sosyal temaslar, sohbetler, tanışma, konuşma, bazen de önemli kararlar alma merkezine dönüşür. Zdravko da bu gerçeği hatırlatarak, günümüz sosyal adresi- internetle enteresan bir paralel kuruyor:
“Hamamlar gerçek bir sosyal fenomenmiş. Diyelim ki günümüz facebook ve sosyal ağların benzeri. Onlar şehrin buluşma noktasıymış. Kentin farklı katmanlarından kişiler hamamlarda bir araya geliyor, konuşuyor ve bazen toplum adına önemli kararlar da bu şehir banyolarında alınırmış”.
Sergide yer alan 37 müthiş foto, özel bir teknikle hazırlandı, tarihi verilerle donatıldı ve izleyicileri eski terkedilmiş binaların yanındai eski ihtişamlarından izlere sürüklüyor. Zamanında bu “termik su banyoları” Sofya’nın Şifahaneleri olarak bilinirmiş. Sergi, Sofya’nın 2019 Avrupa Kültür Başkenti adaylığını destekliyor.
„Sofya’nın “Avrupa Kültür Başkenti” olmasını çok istiyorum. Böylece belki de, kendi kaderine terkedilmiş eski binalara ilgi artar ve onarılır, restorasyonu yapılır. Sadece hamamlar değil, tarihi binaların tümünün mimari ve kültürel özellikelrinin ön plana çıkarılması iyi olur. Sofya bu unvanı kazanmasa bile, toplum ve devlet bu tarihi anıtlara karşı daha duyarlı olmasını istiyorum. Sofya, inanılmaz bir kültğreli mimari ve tarihi zenginlik merkezidir ve resmi unvan olmasa bili o artık bir Kültür Başkenti’dir”.
Zdravko Yonçev insanların şehrin güzelliklerine daha açık olması için çağrıda bulundu. “Sofya’nın dar sokaklarında gezerken, insanlar biraz daha fazla başını kaldırsın, binaların güzelliklerine gözlerini açsın.
Bu müthiş binalar, ihtişamlı bir tarihi geçmişin izini sürüyor, bu bizim kimliğimiz olmalı” diyor. Bu kimlik şimdi de önemli, eskiden de önemliydi.
Geleceğe taşımak da bizim işimiz olmalı!

Sevda Dükkancı, BNR

Hiç yorum yok:
Write yorum